MUĞLA FETHİYE
MUĞLA FETHİYE

FETHİYE

Fethiye çok eski çağlardan beri önemli bir yerleşim merkezidir. Antik dönemde” Işık Yurdunun insanları” anlamına gelen Likyalılar bu kente sahip olmuş ve Telmessos adıyla anılmıştır. Telmessos (Fethiye) M.Ö.545 (6. YY.) tarihinde Perslerin egemenliğine girmiş, M.Ö.333 (4.YY.) tarihinde kent Büyük İskender’e teslim olmuştur. Büyük İskender’in ölümünden sonra Telmessos bir süre Mısır Kralı Ptalomus’un egemenliğinde kaldıysa da daha sonra Roma İmparatorluğu’nun işgaline uğramış ve kentin adı bu dönemde “uzak diyar” anlamına gelen Meğri (Makri) ismiyle anılmıştır. Roma İmparatorluğunun ikiye bölünmesinden sonra Fethiye (Meğri) Doğu Roma/ Bizans İmparatorluğunun sınırları içinde kalmıştır. 1282 yılında Menteşe Beyliğinin kurucularından Menteşe Bey, Meğri’yi Bizanslıların elinden almıştır. 1424 yılında ise Osmanlı topraklarına katılmıştır. Osmanlı döneminde halk arasında Beş kaza diye anılan Meğri (Makri); 1874 yılında Menteşe Livasına bağlı bir kaza haline dönüştürülmüştür. Cumhuriyetin kurulmasıyla beraber Muğla İline bağlanan ilçenin ismi 1934 yılında;1913 yılında Şam’dan havalanarak bir süre sonra Teberiye yakınlarında uçağı düşürülerek şehit olan ilk pilotlarımızdan Fethi Bey’in ismi anısına Fethiye olarak değiştirilmiştir. 

FETHİYE GEZİLECEK YERLER


KAYAKÖY – FETHİYE’NİN BÜYÜLEYİCİ HAYALET KÖYÜ


Kayaköy bugün Fethiye’nin az uğranan ama gidenlerinde en beğenerek ayrıldığı turistik duraklarından birisi. Gerçekten de yarı yıkılmış tarihi evleri ile bir tepenin yamaçlarını tamamen kaplayan bu kocaman hayalet köye gidip de büyülenmemek mümkün değil ve mutlaka herkesin Fethiye’de gezilecek yerler listesinde olması gereken bir yer. Ama burayı terk etmek zorunda kalan binlerce insanın acısının bir turistik durağa indirgenmesine de biraz içerliyor insan.

Elbette gittiğinizde şiirsel güzelliğine kapılıp siz de sokalarında heyecanla sekecek, köşe bucak fotoğraf kovalayacaksınız. Damsız, boyaları dökülmüş bu evler gerçekten harika kareler veriyor. Terk edilmiş evlerin bahçesindeki incirlerden avuç avuç yiyeceksiniz. Söylemek istediğim; buranın keyfini çıkarırken, o inciri oraya ekip de meyvelerini göremeden buraları terk etmek zorunda kalanları da saygı ve şefkat ile anmayı hatırlamak. Çünkü terk edilen sadece 2 kilise, 14 şapel, ve 3.500 kusur ev değil, binlerce insan hayatı.


KAYAKÖY NÜFUSU

Bugün Kayaköy’a bağlı olan Karmylassos Antik Kenti’nin yayılım alanına önemli bir Rum nüfusu yaşıyormuş. Hatta 17. yüzyılda sayılarının 20 bin olduğu tahmin ediliyor. Yerleşimin adı da Rumcası ile antik kente atfen “Karmilissos”muş.

Kayaköy’e 8 kilometre mesafedeki günümüz Fethiye’si de buranın bir ticari ayağı olarak Telmessos Antik Kenti’nin üzerine kurulmuş. Osmanlı döneminde Fethiye’nin adı da Meğri olarak geçiyor, ya da Rumcası ile “Makri”. Yani bugünkü durumun aksine Fethiye Kayaköy’ün uydusuymuş.

Kayaköy’ün nüfusu tamamen Rumlardan oluşmakla birlikte elbette bölge de Türkler de yaşıyormuş. Rumlar daha çok ticaret ve zanaatlerle uğraştıklarından ve güvenlik için tepeleri mesken edinirken, Türkler de tarımla uğraştıkları için ovaları tercih etmişler. Onların yerleşiminin adı da Kayıköy’müş. 1910’larda Balkan Savaşları’nın alevlediği milliyetçilik akımı Osmanlı azınlıklarını harekete geçirene kadar iki toplumun birlikte sorunsuz olarak yaşadıkları biliniyor.


SAVAŞ İLE ERİYEN KAYAKÖY NÜFUSU


Genelde kaynaklarda Kayaköy’ün terk edilişi Kurtuluş Savaşı’nın akabindeki müdabele olarak özetleniyor ama aslında bu yıllara yayılan ve sancılı bir süreç olmuş. 1. Dünya Savaşı sırasında topraklarındaki Rum topluluklarına güvenmeyen Osmanlı erkeklerini cepheye götürüp, kalanları da sürgünlerle ülkenin dört bir yanına dağıtmış. Levissi de bu şekilde 1916, 1917 ve 1918 yıllarında dalga dalga boşalmış. Son kalanlar da mübadele ile varlıklarını Türkiye’de bırakarak 1923’te Yunanistan’a apar topar ve beş parasız göç etmek zorunda kalmışlar. Elbette aynı şey Yunanistan’dan göçe zorlanan müslüman topluluk içine geçerli ancak bu yazı da Kayaköy’ün hihayesine odaklanıyoruz.

Mübadele Sonrası


Kayaköy Rumeli topraklarından gelen Müslümanlar’a verilmiş. Ancak onlar da dik yamaçta yaşamaya alışık olmadıklarından “Taşlıköy” diye adlandırdıkları Kayaköy’e yerleşmeyi tercih etmeyip başka yerlere göç etmişler. Giderken de yanlarında buradan söktükleri pencere, kapı, çatı keresteleri gibi yapı malzemelerini de götürmüşler.

Böylece Levissi bir hayalet köye dönüşmüş. Zaten bakımsız kalan köyü 1957’de bir de deprem vurunca köy iyice sessizliğe gömülmüş.


 Letoon Antik Kenti

Letoon Antik Kenti


MÖ 7. yy’da kurulduğu düşünülen Letoon Antik Kenti Antalya il sınırında bulunuyor fakat Fethiye’ye de yakın diyebiliriz. Letoon, antik çağda Likya’nın dini merkezi konumundaymış. Burada Leto, Apollon ve Artemis tapınakları ile birlikte, bir kilise-manastır kompleksi, bir çeşme, giriş kapısı ve kutsal yol, kutsal alanı çevreleyen bir portiko ve Hellenistik Döneme tarihlenen bir tiyatronun kalıntıları var. Müzekart geçiyor. Konum için tıklayın. Haritada 37 numara.



Fethiye’de Merkezde Gezilecek Yerler


Genelde bir yere tatile gidildiğinde olabildiğinince merkeze yakın olmaya çalışılır ama fikrimizi sorarsanız Fethiye için bu pek de geçerli bir kriter değil.

Peki yine de merkezi görmeye değer mi? Denizinizden keyfinizden buraya zaman ayırın diyemeyiz ama eğer yolunuz zaten buraya düşüyorsa Amintas ve Fethiye Balık Pazarı’na vakit ayırmayı düşünebilirsiniz. İkisi de Fethiye’nin simgesi sayılır. Ama terste kalıyorsanız çok da elzem değil. Yine de bir göz atalım bakalım Fethiye merkezde öne çıkan duraklara:


Fethiye Kordon



Kordon spor yapandan piknik yapana, köpek gezdirenlerden balık tutanlara Fethiyelilerin ortak yaşam ve nefes alma alanı… Hava sıcak olduğu için genelde akşam saatlerinde hareketleniyor.  Eğer ağır bir yemek üzeri yürüyüş ihtiyacı hissederseniz siz de uğrayabilirsiniz.


Paspatur Çarşısı



Paspatur ve çevresi eski Fethiye’nin olduğu yer. Burada restore edilmiş ahşap cumbalı eski Fethiye evlerini görebilir, hediyelik eşyacılar, kuyumcular, lokumcular, halıcılarla dolu otantik Paspatur Çarşısı’nı ve gezebilir, cafelerinde bir şeyler içebilir ve hala renkli şemsiyelerle fotoğraf çekilmekten sıkılmadıysanız asıl adı 95. sokak olan Şemsiyeli Sokak’ta fotoğraf çekilebilirsiniz.


Balık Pazarı 



Bir akşam yemeğinizi bir Fethiye klasiği olan Balık Pazarı’na ayırabilirsiniz. Balık Pazarı sadece bir balık hali değil. Fethiye’de akşam yemeklerinin en popüler adresi. Sıkışık meyhaneleri, cıvıl cıvıl atmosferi, 12 ay boyunca her zaman dolup taşan masaları ile Asmalı Mescit’in özlenen günlerini hatırlatıyor. Yemek öncesinde birkaç saat ayırıp Fethiye merkezdeki gezilecek yerleri görüp, geceyi burada noktalayabilirsiniz.

Önce balıkçıların tezgahlarından balığınızı seçiyor, sonra da  pazar alanındaki sıra sıra restoranlardan birine oturup, satın aldığınız balığı pişirtip, mezenizi söylüyorsunuz. Siparişlere ek olarak hepsi bir miktar balık pişirme parası da alıyor. Balıkçılar arasından en popüleri ise Hilmi Restoran. Rezervasyon şart.


Kayaköy Koyları ve Plajları



Gemile Plajı


Gemile Plajı, Kayaköy’den arabayla kolayca ulaşabileceğiniz bir plaj. Plajın sahili çakıllı ve suyu temiz. Halk plajı olarak işletiliyor fakat şezlong kiralayabileceğiniz, su sporları yapabileceğiniz, basit bir şeyler yiyip içebileceğiniz çay bahçesi gibi bir işletme var. Gemiler Adası’na tekneler de bu plajdan kalkıyor. Suyu epey ılık. 


Darboğaz



Darboğaz Koyu ise bu civardaki favori denize girme noktamız fakat karayolu bağlantısı olmadığını baştan belirtelim. Tekne ile gelmeseniz de aracınızı yukarıdaki yola park edip yaklaşık 1 kilometre yürüyerek ulaşabiliyorsunuz. Yolu biraz meşakatli olduğundan ve bölgede duş, yeme-içme alanı, şezlong, şemsiye ve wc gibi olanaklarınız olmadığından nispeten daha az kalabalık oluyor. Yine de yüksek sezonda burası bile kalabalıklaşıyor. Giderseniz yiyeceğinizi içeceğinizi mutlaka sırtlanıp gelin. Tabii ki çöplerinizi arkada bırakmamak kaydı ile. Denizi ise çok güzel. Özellikle de kayalık bölgenin orası sığ bir havuz gibi. 


Soğuk Su Koyu


Soğuk Su Koyu da aracınızı bırakıp ormanın içinden yarım saat yürüyerek ulaşabileceğiniz veya tekne ile gelebileceğiniz bir koy. Deniz içinde tatlı su kaynağı olduğu için suyu buz gibi. Sahili taşlık, suyu berrak. Koyun sonunda küçük bir iskele de var. Gündüz saatlerinde günübirlik turların uğrak yeri olduğu için koy oldukça kalabalık oluyor ama 17.00’den sonra gelirseniz koy size kalmış oluyor. Alanda hiçbir tesis olmadığı için wc, şezlong, şemsiye, yeme-içme, duş ve kabin gibi plaj imkanları da bulunmuyor.


Turunç Pınarı Koyu & Yazz Collective


Turunç Pınarı Koyu ise Kayaköy’ün sadece deniz yolu ile ulaşılabilen ve karayolu bağlantısı hiç olmayan koylarından. Buraya sadece tekneniz varsa gelebiliyorsunuz. Çam ağaçları ile kaplı izole bir koy. Suyu derin ve dalgasız.


Akvaryum Koyu


Akvaryum Koyu da Turunç Pınarı Koyu gibi kara bağlantısı olmayan ve sadece tekne ulaşılabilen bakir bir koy. Suyun rengi ve berraklığı sayesinde balıklar çıplak gözle bile görülebiliyor. Koy ismini de buradan alıyor. Koyda herhangi bir işletme veya şemsiye şezlong gibi plaj imkanları bulunmuyor.


Kayaköy’e Ulaşım


Dalaman Havalimanı’ndan MUTTAŞ ya da HAVAŞ otobüsleri ile Fethiye merkeze geldikten sonra özel aracınız yoksa yarım saatte bir kalkan dolmuşlarla Kayaköy’e gelebilirsiniz. Kayaköy Fethiye ilçe merkezine 8 kilometre fakat Ölüdeniz’in Hisarönü Mahallesi’ne ise 4,5 kilometre mesafede. Yani yürüyerek bile ulaşabileceğiniz mesafede. Fakat buraya gelince de çevreyi keşfederken bol bol yürüyüş yapacağınız için şayet Likya Yolu rotasına çıkmadıysanız minibüsle gelmeniz çok daha enerji tasarruflu bir seçenek olacaktır.